ARAÇ SATIŞ VE SERVİS BAYİLİĞİ YATIRIMI

Büyüklük açısından Avrupa’da altıncı sırada yer alan Türkiye otomotiv pazarı hızla büyüyen bir yapıya sahiptir.  Pazarın başlıca aktörleri; yeni araç satın alan tüketiciler, yetkili satıcılar, ikinci el satış yapan işletmeler, yetkili servisler, bağımsız servisler, distribütörler, sigorta şirketleri ve kredi sağlayan kuruluşlardır. Elliden fazla markanın yer aldığı pazarda otomobil distribütörleri pazar paylarını artırmak için satış ve servis ağını genişleterek rekabette öne geçmeye çalışmaktadır.

Reklam hizmetlerinin ana distribütör tarafından ülke genelinde yapıldığı ve bu sayede hazır bir müşteri kitlesine sahip olan bir otomobil bayiliği yatırımı, birçok potansiyel yatırımcının ilgisini çekmektedir. Doğru marka seçiminin, kuruluş yerinin ve bayilik koşullarının yatırımın ticari karlılığını önemli derecede etkilediği bu yatırım türünde bayilik almak isteyen potansiyel yatırımcı ve girişimcilerin iyi bir fizibilite çalışması yapmaları veya yaptırmaları gerekir.

 

OTOMOBİL SATIŞ PAZARININ YATIRIM AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Motorlu taşıtlar sektöründe herhangi bir araç markasının  yetkili satış ve servis bayiliğini almak isteyen potansiyel bir yatırımcının öncelikle sektörün satış rakamlarını, araç talebindeki artışı, markaların pazardaki konumlarını, rekabet durumunu ve pazara ilişkin diğer hususları incelemesi ve değerlendirmesi gerekir. Yatırımcının değerlendirmesine yardımcı olmak için binek araç ve hafif ticari araç sektörüne ilişkin bazı istatistikleri ve yorumları aşağıda paylaşıyoruz.

Türkiye binek araç ve hafif ticari araç satışları toplamında son 10 yılda önemli bir artış gerçekleşmiştir. 2006-2016 arasında binek araç satışlarında  yıllık ortalama %8,6’lık, hafif ticari araçta %0,8’lik ve toplamda ise %6’lık büyüme gerçekleşmiştir. Bu rakamlar özellikle otomobil pazarında önemli bir talep olduğunu ve kişi başına düşen gelir arttığı sürece bu talebin giderek artacağını göstermektedir.

Talep tarafında önemli parametrelerden biri de 1000 kişi başına düşen otomobil sayısıdır. Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerin çok altında bir düzeyde olmasına rağmen Türkiye’de 1000 kişi başına düşen otomobil sayısında son yıllarda önemli bir artış gerçekleşmiştir.

Binek araç satış pazarında markaların 2015 ve 2106 yıllarındaki satışları ve pazar payları aşağıdaki tablolarda belirtilmiştir.

 

  

Tablodadan da görüleceği üzere 2106 yılında ilk iki sırada yer alan Volkswagen ve Renault’un satış rakamları rakiplerine göre oldukça yüksek olup 100 binin üzerindedir. Bu iki markanın pazar payları toplamı ise %27,5’tir.

Satış rakamları 50 binin üzerinde olan sonraki iki marka Opel ve Fiat’ın pazar payları toplamı ise %14,2’dir.

İlk 10 sırada yer alan diğer firmaların (Hyundai, Toyota, Dacia, Ford, Mercedes-Benz ve Nissan) pazar payları toplamı ise %32,2’dir.

İlk 10 firmanın toplam pazar payı ise %73,9 iken, ikinci 10 firmanın pazar payı toplamı %24,3’tür. İlk 20 dışındaki diğer firmaların pazar payı toplamı ise %1,8’dir.

Bir piyasanın rekabet açısından değerlendirilmesinde iki parametre dikkate alınmaktadır: yoğunlaşma oranı (Concentraion Ratio, CR) ve HH indeksi (Hirfindahl-Hirshman Index)’dir. İlk dört firma için yoğunlaşma oranı yani 2015’te CR4=%42,3 iken 2106’da CR4=%41,8 olarak hesaplanmaktadır. CR4 parametresinin %50’den düşük olması, piyasada yoğunlaşmanın düşük olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu oranın değerinin bir önceki yıla göre düşmesi ise piyasadaki rekabetin arttığını göstermektedir.

HH indeksi ise 2015 yılında 757 iken 2016 yılında 729’a düşmüştür. HH indeksinin 1000’den düşük olması piyasanın rekabetçi olduğunu ve bu indeksin bir önceki yıla göre düşmesi ise piyasadaki rekabetin arttığını göstermektedir.

 

   

Hafif araç satış pazarı, binek araç pazarına oranla daha az rekabetçidir. Bu pazarda son iki yılda yapılan sıralamada ilk üç sırayı Ford, Fiat ve Volkswagen almaktadır. İlk üç firmanın 2016 yılındaki pazar payı toplamı %68.2’dir. 2016 sıralamasına göre ilk 10 firmanın pazar payı toplamı %93.3’tür.

Araç satış ve servis yetkili bayiliği yatırımı yüksek miktarda bir sermaye gerektirmektedir. Yüksek miktarda sermaye gerektiren yatırımlarda ise doğru bir yatırım kararı almak görece daha önem taşımaktadır. Çünkü yanlış bir yatırım kararı alınması durumunda yatırımcının uğrayacağı zararın miktarı oldukça yüksek olacaktır. Bu nedenle yatırım kararı almadan önce bir ön fizibilite çalışması yapılarak uygun yatırım alternatiflerinin ortaya konulması gerekmektedir.

Ön fizibilite çalışması ile aşağıdaki hususlar araştırılır ve değerlendirilir:

  1. Markaların satış rakamları, pazar payları ve karşılaştırması,
  2. Marka distribütörlerinin yetkili satış ve servis bayiliği için şartları ve standartları,
  3. Distribütörlerin araç satış, servis hizmetleri, yedek parça, aksesuar ve diğer ürünlar için belirlediği komisyon oranları,
  4. Pazarda en çok satan ürün çeşitleri, tüketici eğilimleri,
  5. Hangi bölgenin ve lokasyonun yatırım açısından uygun olduğu, lokasyon seçiminde kriterler,
  6. Belirlenen lokasyonda bir yetkili satış ve servis kurulması durumunda araç satış tahminleri, servise gelen müşteri sayısı tahmini ve diğer ek kalemleri için satış tahminleri (kasko, sigorta, kredi satışı vb.)
  7. Kurulacak işletme için kapasite belirlenmesi (Makanik, boya, kaporta ve diğer işler için çalışma alanı sayısı, showroom alanı vb.)
  8. Yatırım açısından uygun markaların belirlenmesi ve senaryo oluşturulması,
  9. Satış, teknik ve yönetim personeli ihtiyacı ve tahmini maliyetleri,
  10. Toplam yatırım tutarı,
  11. Yatırımın ticari karlılığı (geri ödeme süresi, karlılık oranı vb.).

Ön fizibilite raporu tamamlandıktan sonra yatırım için uygun bulunan markaların distribütörleri ile görüşmeye geçilebilir. Bu görüşmeler sonucunda belirlenen lokasyon için uygun bir marka ile ön anlaşmaya varılır.

Ön anlaşmaya varılan marka için detaylı bir fizibilite çalışması yapılarak yatırım kararı alınır ve iş planı hazırlanır.